Thursday, July 29, 2010

omrum yollarda geciyor yegen...

derman arardim derdime, derdim bana derman imis
buhran sorardim aslima, aslim bana buhran imis vay vay!

abi sabah kalkiyorum, dus aliyorum, tiras oluyorum banyoda (bugu yapmayan ayna var, ama bugu yapiyo, nasi yapiyo anlamiyorum, nerden yapiyo) sonra giyiniyorum, her gun yeni bi gomlek giyiniyorum. kulak pamuguyla kulaklarimi temizliyorum, 1 saga, 1 sola. pantolon seciyorum, hepsi birbirine benziyo artik pantalonlarimin, alisveris yapmam lazim, ama burdan 2 tane gomlek aldim iks larj, eve geldim, bi giydim super kahraman gibi oldum, o derece strec! neyse pantalonla da ibnelere benzerim (sisman ve killi ibneler, en kotuleri sanirim. insan ibne olucaksa soyle narin, ince ve kilsiz olmali. ben sisman ibnelere cok aciyorum, kel fodul tipler, kimler sevsin onlari?) pantalonlar aynilasti yani. giderek ayni stil ve tarza donmeye basladilar...

iste bu rutinlerimi yapip disari cikiyorum, kapiyi kapatiyorum, asansore binince terlemeye basliyorum, guya klima var, sikerler o klimayi, bi boka yaramiyo. neyse 1. kata indigimde ufacik bi alan var, orda kocaman bi klima calisiyo, o klimali alanda 1-2 saniye kadar 12 kati inerken asansorde attigim terleri sogutuyorum, disari cikiyorum, basliyorum yurumeye...

cok hizli yurursem 6 dakika, hafif yavastan alirsam 8 dakika, yolda sigara almaya cinli mp3 cafe (bildigin mp3 ya, sarki yani!) de durup sigara alirsam, kasadaki tukkan sahibinin kizinin yavasligina gore 12-13 dakkada metroya ulasiyorum. yolda giderken yanindan gectigim tukkana gore lastik, cop, kori (indian hesaabi) ve ter kokulari geliyo. gelip gecerken hemen herkes bana bakiyo, henuz daha yeni dus aldigim ve genelde de hizli yurudugum icin (ve dolayisiyla terlemeye henuz az basladigim icin, yani kendi ruzgarimdan oturu terlemeye firsat kalmiyo) parliyorum ortalikta. sabah cikis saatime gore yolun solunda kamyonetlerin arkasina binip ise gitmeyi bekleyen hindistanli irgatlar oluyo (tum kamyonetlerin arkasinda, hatta ne tum kamyoneti, tum araclarin arkasinda kac kisinin binebilecegini gosteren 3 pax 5 pax gibi yazilar var. allahin gerizekali singapurlulari insanlara da pax diyolar ya kil oluyorum!). hepsinin sirt cantalari var, butun sirt cantalari hemen hemen ayni. iclerine bi kac giyecek ve yemek koyuyolar. o cantalar nasi karismiyo ya da karissa da kimin sikinde anlamiyorum...

yol boyunca (ortalama 8 dakka diyin siz ona) bayaa dusunuyorum. ulan 2010 oldu dusunceleri kaydeden bi makina yapamadiniz amina koyiim. neler cikardi valla... neyse kendi kendime de konusuyorum giderken, onlari da kaydetmek lazim aslinda. saga sola kendimce turkce laf atiyorum. kufur ediyorum filan. baya zevkli oluyor. gunumun en iyi 3 sekiz dakkasindan biri diyebilirim...

metrodan indikten sonra ise kadar da bi 5 dakka yol var, ama orda ise gittigimden dolayi stresli oldugumdan cok dusunemiyorum, dolayisiyla da yazacak bi sey yok...

ise gidiyorum, calismaya calisiyorum, cikiyorum... annemi kaybettikten sonra konsantrasyonum cok dustu, hic bi seye konsantre olamiyorum 2-3 dakkadan cok. zaten normalde de oyle bi sorunum vardi, ama annemden sonra daha da fazlalasti...

cikar cikmaz bi sigara yakiyorum, acayip bunalmis ve disim agriyarak cikiyorum. bu dis agrimasi sanirim psikolojik, anlamadim gitti, canim sikkinken daha bi cok agriyor... neyse yine isten metroya kadarki kismi atliyorum, kayda deger bi sey yok cunku, acim ve ac acina sigara iciyorum. sigara bitmiyo, cunku hem yokus asagi yurudugumden hem de isten cikmis (=ozgurlesmis) oldugumdan, yani hayatin yokus asagisina dogru yurudugumden cabuk gidiyorum. sigara bitmiyor, tam metro girisinde oyalaniyorum. metro yolunda bi bar-restoran var, gece gec ciktigimdan dolayi orasi dolmus oluyo, bazen canli muzik oluyo. yolun oteki tarafindaki bankta oturup bedavadan o muzigi dinliyorum. disari sigara icmeye cikmis kiz varsa onlara bakiyorum (salak bar aslinda acik hava, ama nedense sigara icilmiyo). sigara bitiyo. metroya biniyorum, 2 durak ve 3 dakka suruyo. metrodan uzun yoldan cikiyorum. cunku metro icinde kaygan zemin var, kosele ayakkabilar (2 tane ayakkabim var biri siyah biri kahverengi) kayiyor. dolayisiyla metroda moon walk yerine disarda insan gibi yurumeyi tercih ediyorum. cikar cikmaz hemen sarki soylemeye basliyorum, bu 6 aydir boyle, tek defa sekmedi. once insanoglu yasamaktan elbet zevk almak ister, dusuncelerden kurtulup biraz zevk almak ister (soz: ali kocatepe muzik dogan canku http://www.youtube.com/watch?v=OAjKqPh6Lxk) sonra da ufuk bigay'dan tam tango havasindayim, bir baska donuyor  basim, elbet ask bulacak bizi, gullerle bitecek bugun'u soyluyorum (http://www.youtube.com/watch?v=pw_sQKYgpZ8). oyle eve variyorum.

tam evin kosesini dondugumde ter maksimum duzeye cikmis oluyo. eve kosarak gidip hemen yuzumu yikamak dus almak istiyorum. gomlek artik pamuk degil plastik, vucuduma yapisiyor, atletin ulasamadigi yerleri tere buluyor, ipislak oluyor her tarafim... hafif bi ruzgar eserse allaha sukur diyorum, allahim sana sukurler olsun diyorum...

eve variyorum, havasiz kalmis oluyor acayip, pic kertenkeleler girmesin diye her yeri kapiyorum giderken. hemen evi havalandiriyorum, ayakkabilarim ayagimdayken balkonu aciyorum, sonra donup mutfagi aciyorum. sonra calisma odasinin penceresi. sonra yatak odasi dusunun penceresi, yatak odasi balkon kapisi ve penceresi. her gun bu sirayla aciyorum. sonra soyunuyorum (ayakkabilarimi mutfaktan calisma odasina giderken cikardim, onu soylemeyi unuttum) kapi pencere acik sekilde dusa giriyorum. muthis bi rahatlama. dustan cikiyorum, yataga uzaniyorum bi sure terleme tekrar baslarayak tum kapi ve pencereleri kapatip klimalarin hepsini acip 23 derece ekonomige getiriyorum.

ve hayat boyle geciyor...

sufi

"başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. bütün kapılar kapansa bile,

sonunda o sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. sen şu anda

göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. şükret!

istediğini elde edince şükretmek kolaydır. sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir..."

hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kötü laf etmez.

sufi kusur görmez. kusur örter.